- çınlatmak
- gerçekleştirmek, tasdik ettirmek II, 345çınlama, çan ve leğen gibi ;eylerln verdi ği ses, II I, 357bkz: çirig
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
çınlatmak — i Çınlamasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağını çınlatmak — (birinin) birini anmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıñratmak — çınlatmak II, 358 her ince ve yumuşak dal I, 318 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çınlatma — is. Çınlatmak işi veya biçimi Sahnenin önüne dizilen dört hoparlörden geçen saz sesleri, salonu çınlatmaya başladı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük